18 Ağustos 2014 Pazartesi

'Ben Türk yazar okumuyorum' Türkiye de okuyucu profili

Türkiye de kitap okuma oranlarını kime sorsak çok düşük olduğundan, kimsenin kitap okumadığından bahseder ama aslında olay bunun tam tersidir. Bu ülke de yaşayan herkes ömründe en az üç kitap okumuştur. Sorun okunan kitaptan çok, kitabın niteliğidir aslında. Zaten son dönem kitapların yaptıkları baskı adetlerine, ilk baskılarının kaç adet çıktığına bakılırsa kitap olarak okunma oranının çokluğu ortaya çıkacaktır.
Sorun da tam burada ortaya çıkıyor. Kitap çok okunuyor ancak nitelik olarak ciddi bir seviye düşmesi söz konusu oluyor.
2012 yılında en çok satan kitaplar listesine baktığımızda ilk on içerisinde, edebi anlamda da bir kaç tane iyi kitap bulabilsekte, araştırma ve inceleme bakımından hiçbir nitelikli kitap bulamıyoruz.
Aslına bakılırsa, her toplum içinde bulunduğu yaşamın onu yönlendirdiklerini yapıyor. Türkiye de de bu durum hiçbir şekilde değişmedi. Eskiden kitap okuma oranlarının düşüklüğünden, insanların kitap okumadığından bahsedilen bir coğrafya da artık kitap okunmadığından değil, okunan kitabın ne kadar insana yararlı olup olmadığından bahsediliyor.
Yaşar Kemal İnce Memed kitabını bu dönemde yazmaya başlasaydı insanların tepkilerinden dolayı üzülürdü. İlk başta, kimse artık bir kitab için kaç cilt olup olmadığını soruyor. Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki, dilimizde, kitaplarımız gibi bozuluyor.
Bir kitabın 'kaç cilt' değil, 'kaç seri' olduğunu soran bir nesil var karşımızda. 'Serili mi bu?' şeklinde sorular soran, 'bana çok serili kitap ver' diye önerilerle gelen bir okuyucu profili oluşuyor.
Artık kitabın niteliği, verdiği bilgiden çok, okuyucunun isteği doğrultusunda bilgi vermesi makbûle geçiyor. Okuyucu bir kitap için edebi yönüne ya da bilgi yönüne hiçbir şekilde bakamaz hale geldi. Aslına bakarsanız bu konuda insanların kitapçılardan istediklerini okursanız ne anlatmak istediğimi anlarsınız.
"Bana bir kitap ver, içinde aşk olsun, savaş olsun!"
"Bana bir kitap versin aksın gitsin"
"Sürükleyici bir kitap istiyorum"
"Kafama göre kitap ver bana"
"Kafamı boşaltmak istiyorum, ona göre kitap verir misin"
"Ne önerirsin bana!"
"Aşk romanı istiyorum ama sonu mutlu bitsin"
"Ben Türk yazar okuyamıyorum, yabancı ver ama yabancı kelime olmasın"
Bunlar gibi bir çok örnek ile destekleyeceğimiz bu durum aslında son dönemde yaşanan kültürel yozlaşmanın da geldiği noktayı göstermesi açısından önemli örneklerdir. Dil ile başlayıp, giyim kuşama ve düşünme şekline kadar tamamen yozlaşmış bir toplum haline gelmek üzereyiz.
Son dönem çok satanlar listesinde bulunan ve 'diz üstü edebiyat' gibi bir ad altında çıkan kitaplara, orada yazılanlara baktığımızda da bu yozlaşmanın geldiği noktayı görebiliriz. Küfür ve cinsiyetçiliğin, kadın ve erkeğe sistemin verdiği roller üzerinden anlatımların olduğu kitaplar hem dil olarak hem içerik olarak çok kötü durumdadırlar. Bunların yanısıra, satılan kitapların anlattıkları incelendiğinde kitaplar üzerinde gelişen yozlaşmanın boyutu da gözükecektir.
En çok satanlar listesinde uzun bir süre duran ve filmleri de çekilen 'Alacakaranlık' ve devam kitapları incelendiğinde, binlerce sayfa da anlatılan hiçbir şey olmadığı, günlük hayatta sistemin kadın ve erkeğe biçtiği rollerin insanların beynine iyice empoze edildiği görülmektedir.
İnsanlar, sistemin onlara verdiği kalıplar içerisinde yaşamaya itilmekte, bunun için her yol denenmektedir. Kitap ise, bunu insanların beynine empoze etmek için en geçerli ve doğru yolların başına gelir. İnsanlar kitabı günlük hayattan kopmak, gerçeklerden kaçmak için kullanmaya başladıkları andan itibaren, geri yönde bir değişim içine girmeye başlamışlardır. Kapitalizmin depresyona soktuğu günümüz insanı bu yoldan kurtulmak için 'kişisel gelişim' adı altında kitaplar almakta, onlarından medet ummaktadır. Sorunun temeline inmek yerine, bireyciliği, bencilliği geliştiren, 'sen güçlüsün, sen iyisin, sen yaparsın, sende hiçbir sorun yok' gibi söylemlerle insanların yüzleşmelerini engelleyen bu kitapların okuyucu kitlesi o kadar çoktur ki, gerçek anlamda insanın mutsuzluğunun nedenlerine inen kitaplar, öğretiler hiçbir şekilde ilgi görmemektedir. Kişisel gelişim kitaplarının yetmediği, insanları tatmin etmediği yerde de devreye insanları gereksiz hayallere sürükleyecek, düşünmelerini, sorgulamalarını engelleyecek kitaplar giriyor. Son yıllarda iyice göze batan durumda bundan ibarettir.
Son olarak kitapçılarda yaşanılan diyaloglar ise artık durumun ne kadar kötü olduğunu gösteriyor.
- ne kadar tuttu
- 17 lira hanımefendi
- buyrun (parayı verir yürümeye başlar)
- hanımefendi
- hanımefendi..
- hanımefendi (yanına yaklaşıp omzuna dokundum)
- benim kocam var.
- !!!! kocanıza selam söyleyim o zaman, bu paranızın üstü!
-....
.............
- kitap var mı sizde
- hangi kitabı arıyosunuz
- kitap çeşitleri de mi oluyo?
- konularına göre değişiyo işte
- her konudan ver işte
- heeeee... ortaya karışık yapayım o zaman ben
- işte öyle bişey yap
................
- açlık oyunları var mı?
- var
- 2., 3.cüsü var mı?
- var.
- güneşi uyandıralım var mı?
- var
- dilefişek var mı?
- var
- hayvan mezarlığı var mı?
- baskısı yok
- olsa alırdım bak. onu çok arıyordum, her yerde aradım, kesin alırdım.
- bi tane varmış, buyrun.
- heee... kapağının kenarı kırışmış, yoksa kesin alırdım.
................
-ben bir kitap arıyorum
- nasıl bir kitap efendim
- şöyle içinde aşk olsun, savaş olsun, cinayet olsun, adamın biri ata binsin, elinde kılıç olsun tey tey tey gitsin
- heee. o zaman biraz bekleyin de yazayım getireyim
.................
-iyi günler
- buyurun efendim
- siz mi bakıyorsunuz
- evet
- siz kimi kandırıyorsunuz
- ne! Nasıl!
- siz kimi kandırıyorusunuz
- yok ben bakmıyorum
- siz kimi kandırıyorsunuz
- valla ben bakmıyorum, arkadaş bakıyor.
- beyefendi, siz kimi kandırıyorsunuz kitabı ne kadar?
- heeeeeee
...........
-ben bi kitap arıyorum, böyle büyülü türk kitabı
- bi bakayım da öyle bir kitap yok galiba
- ya işte büyülü çocuk var, büyü yapıyo türk
- ismini biliyor musunuz hanımefendi ya dur bi arayayım
- ..
- hary potter ismi
- o türk mü?
- televizyon da Türkçe konuşuyodu ama.
..........
-iyi günler, sizde yaprak dökümü var mı?
- buyurun hanımefendi
- ama ince bu, dizisi çok uzun
- diziyi uzattılarsa eğer!
............
-iyi günler yaprak dökümü var mı?
- buyurun efendim
- bu ince ben kalınını istiyorum
- kitap bu kdar hanımefendi
- ben gördüm kalındı bu..
- ben hiç görmedim ama
- siz bilmiyorsunuz kalındı kitabı.
..........
-kitapçı mı burası
- evet buyrum
- ben kitap arıyorum ama adını bilmiyorum
- yazarını hatırlıyor musunuz?
- ya iş kırmızı bi kitaptı. Var mı öyle bi kitap!
.......
-iyi günler bana kitap lazım!
- nasıl bi kitap hanımefendi?
- ya işte şöyle mavi ya da kırmızı elbiseme uysun

@hayritunc

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder