15 Ağustos 2014 Cuma

Süleyman Seba'ya lanet yazısı


Süleyman Seba'yı hiç tanımadım. Nasıl biridir, ne yer, ne içer bilmiyorum. Öldüğünü bile aynı anda değil de birgün sonra öğrendim.

Üzüldüm mü?
Hayır!

Bunda tanımamanın hiçbir etkisi yok çünkü tanımadığım, yüzünü dahi görmediğim, görsem de konuşmadığım bir çok insanın ölümüne, hatta bir çok canlının ölümüne üzülmüş ben, Süleyman Seba için zerre üzülmedim. Ama nedense kendini demokrat, solcu, sosyalist gösteren bir çok insan üzülmüştü. Bende “lan bilmediğim bir şey mi var acaba” diye Süleyman Seba hakkında birşeyler öğrenmek istedim.

Öğrenmez olaydım!

Öğrenmiş olmasaydım benim için hiçbir şey ifade etmeyen bir ölüm olarak kalacaktı!

Ama artık öyle değil!

Süleyman Seba ismi benim için bir çok anlama geliyor.

İşkence ile, infazlar ile, gözaltında kayıplar, ev baskınları ile birlikte anılacak artık.

Süleyman Seba MİT İstanbul yöneticisi olduğu yıllarda ben çocuktum, benimle birebir alakalı hiçbir şeyi olmadı Seba'nın.

Ama dayım ile. Babam ile ilgili oldu!

Dayım Mustafa Tunç Süleyman Seba MİT'te çalışırken yakalandı, işkencelerden geçirildi ve 1984 yılında katledildi.
Dayımı hiç hatırlamıyorum. Elimde sadece bir tane fotoğrafı, Kürşat İstanbullu'nun kaleme aldığı “Gözaltında Kaybedilenler” adlı kitapta da bir kaç sayfalık hikayesi var.

Gerisi yok!

Kilometrelerce uzakta bir mezartaşından başka hiçbir şey yok!

Hayatımda zerre girmemiş bir dayım, o dayının yokluğunu bir ömür taşayacak ben varım!

Bununla da kalmadı o dönem yaşadığım zulüm!

Siz bu zulmün nasıl bir şey olduğunu bilir misiniz?

Bir çocuğun hiç görmediği dayısının, şimdi kendisine methiyeler sıralanan biri tarafından katledildiğini bilmek nasıl bir duygu bilir misiniz?

Sadece dayımdan mı uzak kaldım sanıyorsunuz!

Hayır!

Yıllarca babamdan beni ayıranların başında da bu adam geliyor.

Babam o dönemlerde arandığından benim ve abimle onu görmemiz çok sonralarına 90'lı yıllara kadar aksayacaktı.
Bir çocuğu dayısından koparmak, babasıyla yanyana gelmesini engellemek!

Sadece bir çocuğu mu?

Binlercesini bu halde bırakmak! Sonra da sanki hiçbir şey olmamış gibi adına methiyeler düzülen birisi haline gelmek!
Kimse kusura bakmasın ama ben Hayri Tunç, benim gibi, en yakınlarının acısını bir ömür yüreğinde taşıyan binlerce çocuk için Süleyman Seba'dan hiçbir zaman, hiçbir şekilde iyilikle bahsetmeyeceğim. Ardından iyi konuşanları da ona yaptığım gibi lanetleyeceğim!

Zulme ortak olan kim varsa, herkesin yakasında olacak ellerim!

Son söz niyetine dayımın mezar taşında yazan sözü söylemek istiyorum;

“Bizden selam söyleyin ev külfeti / çıkıp ele karşı ağlamasınlar”

@hayritunc
http://jiyan.org/author/hayritunc/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder